“Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi ve Taslak Uygulama Tedbirleri” başlığıyla Yargıtay Başkanlığı’nın internet sitesinde yayımlanan metin, artık ülkemizdeki her yurttaş tarafından bilinen “yargının siyasallaşması” gerçeğini görmezden gelmiş, mahkemelerin bağımsız ve tarafsızlığı ilkesini gündeme getirmemiş, en güncel ve yakıcı sorunların çevresinden dolaşarak adeta ikincil problemlere dair bir takım tavsiye kararlar alma yoluna gitmiştir.
Bununla birlikte Yargıtay Başkanlığı, metinde satır aralarında gizlenmiş bir takım cümleler ile yurttaşlar adına savunma görevini yürüten avukatlara ve avukatlık mesleğine dair önümüzdeki dönem yoğunlaşacak saldırıların sinyallerini vermekten de geri durmamıştır.
Metnin “İlke 3” olarak tanımladığı “Yargı, yargı sistemine erişimi kolaylaştırmalıdır” başlıklı paragrafın son cümlesi, yurttaşlar adına Anayasa ve Kanunlar tarafından avukatlara verilen savunma ve temsil görevinin, ne olduğu metinde açıklanmayan bir takım şartların yerine getirilmesi durumunda “uygun kişilerce” icra edilebilmesini, “Mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir” cümlesi ile ifade edebilmiştir. Bu cümle, yurttaşların hak arama özgürlüklerini sabote etmek pahasına avukatlık mesleğini ortadan kaldırmak için bu ülkenin Yargıtay Başkanlığı tarafından kurulmuştur. Bu cümle aynı zamanda yargılama faaliyetinin sulandırılmasına, niteliksizleştirilmesine, içinin boşaltılmasına yönelik çok boyutlu bir adım olarak da değerlendirilmelidir.
Yine “İlke 14” olarak adlandırılan “Yargı, hâkimlerin etik dışı davranışlarına ilişkin şikâyetlere şeffaf biçimde karşılık vermelidir.” Başlıklı paragrafta geçen “Yargı mensubu olmayan kişilerin (avukatlar, akademisyenler ve toplumun temsilcileri) etik ilkelere uyulup uyulmadığının izlenmesi sürecine dahil edilmesi, yargının kendi çıkarını gözettiği ve kendini koruduğu biçiminde muhtemel algıları önler ve şeffaflığın en temel unsurunu teşkil eder.” cümlesi ise hukuk ve kanun bilmezliğin ülkemizde geldiği son noktayı göstermektedir. Görüldüğü üzere alıntıladığımız cümlede belirtilen “Yargı mensubu olmayan kişiler” arasında akademisyenler ve toplumun temsilcileri ile birlikte avukatlar da sayılmıştır.
Avukatların yargı mensubu olduğuna ve yargının kurucu unsurlarından bağımsız savunmayı temsil ettiğine dair evrensel hukuk kuralları, uluslar arası sözleşmeler, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlığın Mahiyeti” başlıklı 1. Maddesi ve Türk Ceza Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 4/1-d Maddesi gibi iç hukuktaki diğer düzenlemeler ülkemizin Yargıtay Başkanlığı tarafından yok sayılmıştır. Bu ifade, yurttaşlarımıza karşı açık bir yargı darbesidir. Yargıtay Başkanlığı derhal yurttaşlardan ve avukatlardan özür dilemeli ilgili metni internet sitesinden kaldırmalıdır.
Avukatlar tarih boyunca devletlere karşı yurttaşların yanında olmuştur. Tarih boyunca her dönem avukatlık mesleğine yapılan saldırıların esas sebebi, yurttaşların elindeki tek güvence olan savunmayı silikleştirme, ortadan kaldırma çabasıdır.
Bu çaba karşısında sessiz kalmayacağımızı, mesleğimize sahip çıkarak yurttaşların hak arama mücadelesini büyütüp sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Adalet İçin Hukukçular
Yanıt Yazınız