Kıdem tazminatı, kanunda belirtilen asgari çalışma süresini dolduran işçiye kanunda sayılan nedenlerle iş akdinin sona ermesi ile işverence yapılan ödemedir. Bu ödeme işçiye veya işçinin ölümü halinde mirasçılarına yapılır. Kanuni düzenleme 1475 sayılı İş Kanunu’nun halen yürürlükte olan 14. maddesinde yer almaktadır. Mevcut sistemde kıdem tazminatına hak kazanılmasının temelde iki koşulu bulunmaktadır. Bu iki koşul: işçinin iş akdinin sona erdiği tarihte en az bir yıllık kıdem süresinin tamamlanmış olması ve iş akdinin yasada sayılan belirli nedenlerle sona ermesi olarak tanımlanmaktadır. Kanunun 14. maddesinde sayılan sebepler ise özetle şu şekildedir:
1-Emeklilik,
2-Yaş hariç diğer emeklilik şartlarının tamamlanması hali,
3-Ölüm,
4-Erkeklerin askere gitmesi,
5-Kadınların evlenmesi,
6-İşçi tarafından haklı fesih,
7-İşveren tarafından haklı fesih.
Sistemin değiştirilmesine yönelik teklif ve tasarılar çok eskiye dayanmaktadır. Kıdem tazminatı fonu yaratılması ilk olarak 1954 yılında mecliste gündeme getirilmiş ve bu tarihten itibaren sürekli gündeme gelen ve tartışmalara konu olan bir husus haline gelmiştir. Söz konusu değişikliğe göre kıdem tazminatı her yıl fona yatırılacak ve işçi hizmet akdinin son ermesi ile tazminatını bu fondan alacaktır. Ancak teklif ve tasarılar yalnızca tartışmalara neden olmuş ve kıdem tazminatı fonu yasalaşmamıştır. Yürürlükteki İş Kanununda yer alan geçici madde 6’da yalnızca kıdem tazminatına yönelik olarak bir fon kurulacağı ve bu fonun oluşturulmasına kadar yürürlükteki hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Geçtiğimiz günlerde bu konu tekrardan gündeme geldi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat ALBAYRAK Yeni Ekonomik Program Yapısal Dönüşüm Adımları başlığı altında ülke ekonomisine ilişkin birtakım açıklamalarda bulunarak kıdem tazminatı konusunda değişiklikler yapılacağını, fon sisteminin getirileceğini ve “herkesin mutlu olacağı bir formül” üretileceğini belirtti.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda fon sistemine geçilmesine gerekçe olarak işverenlerin kıdem tazminatlarını ödemekte güçlük çektikleri ve işçilerin mağdur oldukları belirtildi. Ancak söylemek gerekir ki kıdem tazminatının fona devri tazminat miktarını düşürecek, işçilerin hak ettikleri kıdem tazminatlarını almalarını geciktirecek ve zorlaştıracak, işçilerin iş güvencelerini azaltacaktır. İşverenler işçilerin hak ettikleri kıdem tazminatını fona yatıracaklar ancak işçiler bu kıdem tazminatlarını ancak emekli olduklarında fondan alabilecekler.
Peki, Bu Sistem Hayatımızda Neleri Değiştirecek?
Uzun yıllardan beri birçok tartışmaya sebep olan kıdem tazminatı konusunda henüz tam olarak net açıklamalar yapılamamaktadır. Ancak öngörülen yeni sistem ile birlikte mevcut durumda yer alan kıdem tazminatının birçok fonksiyonun ortadan kaldırılacağı söz konusudur. Bu sisteme göre bir işçinin fonda biriken kıdem tazminatını alabilmesi için ya 65 yaşına gelip emekli olması ya da ölmesi gerekmektedir. Şu anda mevcut sistemde var olan diğer durumlarda ise işçiler artık kıdem tazminatı alamayacaktır. Askere giden erkek işçiler, evlendikten sonra bir yıl içinde işten ayrılmak isteyen kadın işçiler hatta işveren tarafından işten çıkarılan veya haklı sebeple (işverenin tacizi, sağlık sorunları vb.) işten ayrılmak isteyen işçilerin bile kıdem tazminatı alamaması söz konusudur. Ayrıca maaşlar zamanında ödenmezse, eksik ödenirse veya iş koşullarında değişiklik yapılmak istenirse işçinin bunu kabul etmemesi ve işi bırakması durumda yine kıdem tazminatı alamaması söz konusu olacaktır.
En çok tartışılan bir diğer konu ise tazminat miktarının düşürülmesi ile ilgilidir. Henüz tam olarak netlik kazanmasa da basına yansıyan tasarı uyarınca kıdem tazminatı hesaplanırken yürürlükte olan 1475 Sayılı İş Kanunu’na göre bir yıllık kıdem karşılığı olarak son 30 günlük brüt ücret dikkate alınmakta iken fon sistemiyle beraber 14 günlük ücrete dönüşecek ve tazminatı miktarı hâlihazırda %8,3 iken fon sistemine geçişle %3,8’lere kadar düşecektir.
Fon sisteminin nasıl işleyeceği de ayrı bir merak konusu haline geldi. Yapılan açıklamalar doğrultusunda 2020 yılından itibaren fon sistemi hayata geçirilmek istenmektedir. Tamamlayıcı emeklilik sisteminin bir parçası olarak karşımıza çıkacak kıdem tazminatı fonu çalışanlardan ve işverenlerden yapılacak kesintilerin Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile entegre olarak oluşturulacağı belirtildi. Yeni işe girenler ve belirli çalışma süresi olanlar kıdem tazminatı fonlu sisteme zorunlu olarak dahil edilecekler. Böyle bir sisteme geçiş kıdem tazminatının var oluş amacını tamamen değiştirmekte adeta bir emeklilik ikramiyesine çevirmektedir.
Yargıtay’ın konuya ilişkin görüşlerine bakıldığında ise sistemin büyük sorunlar oluşturacağı dile getirilmiştir. Yargıtaya göre: “Kıdem tazminatı, işçinin işini kaybetmemesi için en önemli güvencedir. Aksi halde işveren toplu ödeme yükümü olmadığı için hiçbir nedene dayanma ihtiyacı olmaksızın çok kolay biçimde işçi çıkarabilir ve ucuz istihdama yönelebilir. Buna karşı sadece iş güvencesi kapsamında olan işçilerin işe iade davası açma hakları olabilir ve mahkemece işe iadeye dair karar verilmiş olsa da işveren işe başlatmama tazminatına katlanmak suretiyle işe alma yükümü olmadan süreci tamamlayabilir.” Aynı zamanda Yargıtay mevcut iş kanunun da uygulanmaz hale geleceğini belirterek şu açıklamaları yaptı; “Kıdem tazminatı fona devredildiğinde İş Kanununun diğer en önemli hükümleri de işlemez hale gelecektir. Sorunun iş güvencesinin biraz daha iyileştirilmesi veya işsizlik ödeneğinden faydalanma koşullarının genişletilmesi ile çözümü de mümkün değildir”
Sistem adeta işçileri kötü iş koşullarına ve işverenin kötü davranışlarına katlanmak zorunda bırakmakta ve aynı zamanda iş güvencesini ortadan kaldırmaktadır. Bunun getirisi olarak işten çıkarılmalar kolaylaşacak ve işsizlik oranı gün geçtikçe artacaktır. İşçiler için kıdem tazminatı yeri geldiğinde haksız işten çıkarmalara karşı bir güvence yeri geldiğinde ise uzun süreler işyerine ve işverene verilen emeğin karşılığıdır.
Tazminat miktarının düşürülmesi, hak edişin zorlaştırılması, hak ediş gerçekleşse dahi ödemelerin emekliliğe kadar geciktirilmesi günümüz koşullarında tartışılmaması gereken bir konudur. Şimdiden tasarıya gelen tepkilerden de anlaşıldığı üzere işçi sendikaları da konuya pek sıcak bakmamaktadır. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu paketin sermaye örgütlerinin görüşleri doğrultusunda hazırlandığını, ‘önlem’ olarak atılacak adımların çalışanlar adına ‘ciddi olumsuz sonuçlar’ yaratacağını vurguladı.
Mevcut sistemde işçi-işverene dengesinin sağlanması gerekirken yeni bir sistem getirerek dengelerin işçi aleyhine bozulmaması gerekir. Her ne kadar herkesi mutlu edecek bir formül üretileceğinden bahsedilse de gündemdeki tartışmalar öyle gösteriyor ki fon sistemi işçi sınıfını mutlu etmeyecektir. Yapılacak olan değişikliler sadece iş dünyasını ve sermayedarları sevindirecek, işveren merkezli bir sistem olarak hayatımıza girecektir. Her zaman olduğu gibi bu sistemde de mağdur olan yine işçi sınıfı olacaktır. Kıdem tazminatı bir sorun değil, iyileştirilmesi gereken bir haktır!
Yanıt Yazınız