Kamuoyunun yakından bildiği üzere Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi 20 avukatın yargılandığı davada uğradıkları hukuksuzluklara karşı açlık grevine başlayan tutuklu avukatlar duruşmaya katılmamış; buna rağmen İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi skandal bir kararla; ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı’ya 11 yıl 3 ay, Av. Barkın Timtik’e 18 yıl 9 ay, Av. Ebru Timtik ve Av. Özgür Yılmaz’a 13.5 yıl, Av. Behiç Aşçı ve Av. Şükriye Erden’e 12 yıl, Av. Aytaç Ünsal, Av. Engin Gökoğlu ve Av. Süleyman Gökten’e 10.5 yıl, Av. Aycan Çiçek ve Av. Naciye Demir’e 9 yıl, Av. Ezgi Çakır’a 8 yıl, Av. Ayşegül Çağatay, Av. Yağmur Ereren, Av. Didem Baydar Ünsal, Av. Yaprak Türkmen 3 yıl 9 ay, Av. Ahmet Mandacı ve Av. Zehra Özdemir 3 yıl 1.5 ay hapis cezası vermişti. Akabinde adil yargılama talebiyle açlık grevini ölüm orucuna çeviren değerli meslektaşımız ve mücadele arkadaşımız Av. Ebru Timtik, her biri en temel insan hakkı olan taleplerin karşılanmaması nedeniyle 27 Ağustos 2020 günü hayata veda etmiş, Yerel Mahkeme aşamasında gerçekleşen hukuksuzluklara Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından devam edilmiş ve nihayetinde 14 Avukat hakkında Yerel Mahkeme kararı onanmış; Selçuk Kozağaçlı, adil yargılama talebiyle ölüm orucunda hayatının kaybeden Ebru Timtik, Barkın Timtik ve Ezgi Çakır hakkında verilen kararlar ise çeşitli gerekçelerle bozulmuştu.
“Yargılamanın” en başından bu yana akıl almaz hukuksuzlukların yaşandığı davada, mesleklerini icra ettikleri için yargılanan avukatların savunma hakları ellerinden alınırken, davanın gizli tanığının, – meslektaşlarımız bu gizli tanığın beyanları esas alınarak mahkum edilmişti- toplam 141 davanın tanığı olduğu ve silahlı yağma, bıçaklı saldırı gibi suçlardan hükümlü olduğu ortaya çıktı.
Mahkeme Başkanı Akın Gürlek’in tanığı yönlendirdiği, yargılamanın bir mizansenden öteye geçemediği ve tümüyle meslektaşlarımızın cezalandırma amacı taşıyan davada Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bozma kararından sonra Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in “yargılanmalarına” 15 Eylülde, Av. Oya Aslan’ın “yargılanmasına” ise 20 Eylül’de devam edilecek.
Halkın Avukatı Olmak
Halit Çelenklerden bugüne ülkemizin çağdaş, ilerici ve devrimci avukatları, hukukçuları her daim halkının yanında olmayı tercih etmiş, temel hak ve özgürlükleri, doğayı, çocukları, kadınları, işçileri, LGBTİ+’ları, siyasi tutsakları, gözaltındaki öğrencileri savunmuş ve uzun mücadeleler sonucunda artık her biri birer kazanıma dönüşen yasal hakların en iyi şekilde kullanılması için mücadele etmiştir. Yurttaşlar ezildiğinde, insanlık onuru çiğnendiğinde, işçinin alın terine çöküldüğünde, Susurluk’ta kontgerillanın açıkça işlediği suçlar ortalığa saçıldığında, Gezi’de, Soma’da, Suruç’ta ve daha nicelerinde Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik ve tüm devrimci, çağdaş ve ilerici avukatlar hep yer almış, hiçbir karşılık beklemeden avukatlığın en iyisini yapmış ve bedel ödemişlerdir.
Buna karşılık ise halkın sevgisini ve Akp / Saray Rejimin nefretini kazanmışlardır. Bu öyle derin bir nefret ki, biri yurt dışında olmak üzere her yakalama emrinde polis zoru ile değil, kendi öz iradesi ile adliyeye gelen bir yurttaşın kaçma tehlikesi nedeniyle tutuklama kararı verecek kadar akıl tutulmasına yol açmıştır. Bu öyle bir derin nefret ki Mahkeme’ye gelerek kaçma şüphesi iddiasını yerle bir eden ve hukuk dersi veren Selçuk Kozağaçlı’ya babasının mezarı başında kelepçe taktırmış, bütün insani ve ahlaki değerleri yerle yeksan etmiştir!
İşte bu akıl almaz ve korkunç nefretin ve Saray Rejiminin bekası için muhalefeti bastırmanın aracı haline haline gelen imamın yargısının karşısında halkın avukatlarının yanında olmak, onlara omuz vermek ve dayanışmayı büyütmek her geçen gün daha fazla önem arz etmektedir.
Tarafımız Belli, Adaleti Kazanacağız!
Ülkemizde adalete güven %20 lerin altına düşmüş durumda. Bundan birkaç gün önce ülkesinin taşını toprağını savunan bir avukata küfürler ve hakaretler yağdıran hâkimlerin olduğu, zamanların belki en kötüsünden geçiyoruz. Halkın vergilerinden oluşan bütçeden maaş alan bir yargı görevlisinin, ülkesinin doğasını savunması gerekirken patronların ve şirketlerin militanı ve özel güvenliği gibi davranması ise yargının içinden geçtiğimiz günlerdeki durumu gösteren fotoğraflardan sadece biri. Yargının devletin diğer tüm organları gibi patronların ve Akp/Saray Rejiminin doğrudan (geçmişte var olan küçük dolayımlardan kurtularak) parçası; işçi sınıfının yükselen muhalefetini bastırmanın aracı haline geldiği hususunun artık izahtan vareste olduğunu biliyoruz.
Hal böyle iken hâkimlerin ve savcıların bağımsız ve tarafsız davranmasını, adil yargılama yapmasını, 15 Eylül’de yapılacak duruşmada Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in tahliye ve beraatine karar verilmesini beklemek, Soma Maden Katliamı, Çorlu Tren Katliamı, Hendek İşçi Katliamı ve nice davada bir tırnak ucu kadar adaletin sağlanacağını beklemek elbette ki safdillik olacaktır. Ancak tüm bu ahval ve şeraite rağmen adalet talep etmek, adalet için mücadele etmek, Anayasa ve yasaların uygulanmasını sağlamak; yani adaleti kazanmak gerekiyor. Elbette ki dün olduğu gibi bugün de adalet sadece mahkeme salonlarında değil, mahkeme salonlarından taşarak hayatın tüm alanlarını kuşatan; ekmek kadar, su kadar yaşamsal olan adalet mücadelesinin gücü ile kazanılacaktır. Tarafımız belli, adalette inat ediyoruz, adaleti kazanacağız.
Bu vesile ile bizler de Adalet İçin Hukukçular olarak, meslektaşımız Av. Selçuk Kozağaçlı’nın açık davetini kabul ettiğimizi duyuruyoruz. Tüm meslektaşlarımızı, hukuk örgütlerini ve barolarımızı, meslektaşımız Av. Ebru Timtik’in bizlere miras bıraktığı adil yargılama talebine, halkın avukatlarının davasına sahip çıkmaya, 15 Eylül 2021 saat 10:30’da, İst. 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Av. Selçuk Kozağaçlı ve Av. Barkın Timtik ile 20 Eylül saat 10:00’da İst. 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Av. Oya Aslan ile dayanışmak amacıyla duruşmalara katılmaya davet ediyoruz.
Adalet İçin Hukukçular

Yanıt Yazınız