Av. Onur Güneş Yazdı; Önce İlke’nin “Omurgası”

İstanbul Barosu’nun 2021 Genel Kurulu 16-17 Ekim tarihinde gerçekleşti. Yapılan seçimlerde 2002 yılından beri iktidarını kimseye kaptırmayan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu yine ipi göğüslemeyi başardı. Seçim sonuçlarında ortaya çıkan sıralama seçim öncesinde birçoklarının tahmin ettiği gibi olsa da; oy oranları, genel kurul öncesinde ve sonrasında yaşananlar, Önce İlke ÇAG’ın hiç de rahat bir zafer kazanmadığının, özellikle genç ve işçi avukatların nefesini çok daha fazla ensesinde hissettiğinin açık bir göstergesi oldu.

BİR MİLAT OLARAK 2018 KIRILMASI

2002-2018 yılları arasında (2010 seçimlerindeki Muammer AYDIN ve Ümit KOCASAKAL rekabetini saymazsak) Önce İlke grubu, kendisi açısından son derece rahat genel kurullar ile zaferlerine zafer katıyor, özellikle Ümit KOCASAKAL döneminde AKP karşısındaki muhalif imajı ile baroyu domine ediyordu. KOCASAKAL, 2016 yılında aday olmamış ve yine çok rahat bir seçimin sonucunda Mehmet DURAKOĞLU başkan seçilmişti. 2016 genel kurulunda 13.009 oy alarak başkan seçilen DURAKOĞLU için 2018 yılında Hasan KILIÇ öncülüğünde ortaya çıkan hareket büyük bir travma yarattı. Travmanın boyutu o kadar büyüktü ki, en güçlü silahları olarak düşündükleri, sözde efsane başkanları Ümit KOCASAKAL bile sahaya inmek, birlik çağrıları yapmak, biz gidersek baro elden gider hamasetine sarılmak zorunda kaldı. 2016’da sandığa giden seçmenin %55’inin oyunu alan DURAKOĞLU, 2018’de ise %31’de kaldı. En yakın rakibinden sadece %5 daha fazla oy alabilen Önce İlke için çanlar çok daha gürültülü çalmaya başlamıştı.

2018 genel kurulu, Önce İlke için sonun başlangıcı olarak şekillendi. Yıllardır önüne gelen her seçimi makine gibi silip süpüren Önce İlke grubunun, o kadar da yenilmez olmadığını herkese gösterdi.

DİKEN ÜSTÜNDE 3 YIL

2018-2021 arası dönem, avukatlar açısından da son derece zorlu geçti. Yüzlerce avukat için geçim sıkıntısı katlanarak arttı. Hukuk büroları işlemez hale gelerek bir bir kapanmak zorunda kaldı. Ülkedeki enflasyon oranı, işçi ve stajyer avukatların maaşlarına artış olarak yansımazken, tüm bunların üzerine pandeminin yarattığı işsizlik süreci ve avukat sayısındaki korkunç artış da eklenince intiharlara varan olayları yaşamak zorunda kaldık.

2018-2021 dönemini, propaganda açısından en başarılı geçiren grup ise hiç şüphesiz Avukat Hakları grubuydu. Yaptıkları her çalışmanın propagandasını ise çok başarılı bir şekilde gerçekleştirdiler. 2021 İstanbul Barosu Genel Kurulu’na da aldıkları oy ile ve çok açık bir biçimde damgalarını vurdular. 

2021 yılı genel kurulu, Önce İlke’nin yenilmezliğinin ikinci defa ve bu sefer iki grup tarafından çok daha sert sınandığı bir tabloyla neticelendi. Ancak sonuçlar kadar konuşulan bir açıklama vardı ki Önce İlke’de korkunun ayyuka çıktığının en açık göstergesiydi.

KALE, OMURGA, MUSTAFA KEMAL…

Zafer konuşması yapmak için meslektaşlarına seslenen, yılların beyefendisi, kadim barocusu, üçüncü defa baro başkanı seçilen DURAKOĞLU, aşağıdaki ifadeleri kullanma cüretini gösterdi. DURAKOĞLU, “Bir gerçek var, başından beri onu söylüyorum, İstanbul Barosu’nda yönetimde olabilmek için omurga gerekir, bu omurgaya sahip olduğumuz için kazandık, onun için biz şimdi burada Mustafa Kemal’den bahsediyoruz, onun için kalenin hala burada dimdik durduğundan bahsediyoruz, bu kaleyi asla ama asla teslim etmeyeceğiz.” ifadelerini kameraların, mikrofonların önünde bağıra çağıra kullanabildi.

Neresinden tutsak elimizde kalan bu açıklamadan bana göre üç sonuç çıkıyor. Birincisi, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet DURAKOĞLU ve tüm ekibi gelecek yıl yapılması planlanan seçimlerden çok ama çok korkuyor. İkincisi DURAKOĞLU, bazılarının dinin arkasına saklanması gibi, köşeye sıkıştığı anda Mustafa Kemal’in arkasına saklanacağını ve kendi oyununu buradan kuracağını ilan ediyor. Üçüncüsü ise “omurgalı Önce İlke ve omurgasız diğerleri” ayrımı yaparak kendisine oy vermeyen ve yönetimde temsil edilemeyen 45 bin avukatı omurgasız ilan ederek açık bir savaş başlatıyor. Bu savaşın sonucunda ise ne olursa olsun “kaleyi asla ve asla teslim etmeyeceğiz” diyebiliyor.

DURAKOĞLU ve ekibi, işi hakaret boyutuna vardırmış durumdalar. Ancak açık bir gerçek var ki bu öfkenin sebebi, muhalefetin bir hamlesiyle tepetaklak olacaklarını biliyor olmaları. Köhnediklerinin, ihtiyacı karşılayamadıklarının, çağı yakalayamadıklarının, orta yaş üstü kemikleşmiş sandıklar haricinde hiç kimse tarafından umursanmadıklarının farkındalar. İşinden, ekmeğinden, geleceğinden kaygı duyan, mesleğin onuruna sahip çıkmaya çalışan ve meslek sorunlarını çok yakıcı bir biçimde hisseden genç ve işçi avukatlara, “telefonunu çıkar” seviyesinde cevaplar vermekten ileri gidemediklerini anlamış durumdalar.

2021 İstanbul Barosu Genel Kurulu, herkesi bir takım düşünceler ile evine gönderdi. İktidarı sallanan Önce İlke, “ne yaparım ve iktidarda biraz daha kalabilirim” diye bizler ise “ne yaparız ve bu köhne yönetimi geri dönülemez olarak tarihe göndeririz” diye düşüneceğiz muhakkak. Ben dâhil, kendisine oy vermeyen binlerce avukatı omurgasızlık ile suçlayan DURAKOĞLU ve grubunun derdi ile dertlenmeyeceğim elbette. Ancak bizlere düşen görevleri de aksatmayacağız. Önce İlke, bugün hala iktidarda ise suçun büyüğünün bizde olduğunu, o köhne yapıyı ayakta tutan yegâne “omurganın”, bizlerin dağınıklığı olduğunu unutmayacağız.