Uzunca bir süredir Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, darbecilerin yaptığı 12 Eylül Anayasasının yanı sıra Polis Vazife Ve Salahiyet Kanunu’na (PVSK) dahi aykırı bir şekilde yaygın, süreklilik arz eden, fiili durum ve keyfilik oluşturan, giderek artan bir şekilde yurttaşları baskı altına alan ve tedirgin eden kısaca GBT olarak adlandırılan Genel Bilgi Taraması uygulamaları her yurttaşın karşılaştığı anti demokratik bir uygulama olarak hayatımıza girmiş durumda. Kamuoyunda ve yurttaşlar arasında tepki toplayan GBT uygulamasının bir özgürlük sorunu olduğu, bu sorunun her geçen gün büyüdüğünü ve hatta ilan edilmemiş bir sıkıyönetim altında yaşadığımızı söyleyebiliriz. Dolayısıyla söz konusu anti demokratik ve keyfi uygulamanın kaldırılması, önemli bir mücadele başlığı olarak önümüzde durmaktadır. Bu gibi antidemokratik uygulamaların ortadan kaldırılması için ise savunmada kalınmamalı tabir yerindeyse rakip takımın ceza sahası önünde topa basılmalıdır. Daha açık söylemek gerekirse öteden beri var olan ve özellikle FETÖ yargısı ve polisinin uygulamaları ile yaygınlaşan, sonrasında mevcut iktidar tarafından başta muhalif siyasiler, hukukçular ve gazeteciler olmak üzere toplumu ve muhalefeti sindirmeye yönelik ev baskınları, gözaltılar, gizli tanık, işkence ve diğer hukuk dışı uygulamalar ile GBT kontrolü aynı bütünün parçalarıdır. GBT uygulaması ile hayatlarımıza keyfi bir şekilde müdahale eden iktidarın bu noktada durdurulmadığında araçsallaştırılan yargının (özellikle sulh ceza mahkemeleri ve “özel” ağır ceza mahkemelerinin) sözde koruma tedbiri (arama, gözaltı, yakalama, el koyma, dinleme v.d) niteliğinde verdiği kararlar sayesinde anti demokratik uygulamalarının arkası kolayca gelmektedir.
GBT Uygulamasında Yasal Dayanak!
GBT uygulaması ilk olarak yasal dayanağına[1] Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu‘nda 2007 yılında yapılan değişiklikle kavuşmuştur. Sözde “demokratik” dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde, PVSK’ya aşağıya bir kısmını alıntıladığımız Durdurma Ve Kimlik Sorma başlıklı 4/A maddesi eklenmiştir. Uzunca bir şekilde durdurma ve kimlik sorma yetkisinin hangi durumlarda ve şekillerde kullanılabileceğinin anlatıldığı maddede her zaman olduğu gibi keyfi işlemlere de açık kapı bırakılmıştır.
Polis, kişileri ve araçları;
a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek,
b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek,
c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,
ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek, amacıyla durdurabilir.
Yasadan yaptığımız alıntıda durdurma nedenleri ucu açık olmakla birlikte sayılmış durumdadır. Yani yasa ile örneğin metrobüse binerken yahut metrobüsten inerken polisin/kolluğun size hangi nedenlere dayanarak kimlik sorabileceğini sıralamıştır.
Yetkinin kullanılmasında temel ölçüt ise makul sebep olup, bu makul sebebin ne olduğuna ilişkin takdir hakkı “……….Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir…” gibi keyfiliğin önünü açacak şekilde kolluğa bırakılmış.
Oysaki özgürlükler söz konusu olduğunda muğlaklıktan uzak, net ve tartışmasız bir şekilde yazılması gereken yasa maddelerinin kolluğun durdurma ve kimlik sorma maddesinde olduğu gibi keyfiyete kapı aralayan, yoruma açık şekilde bırakılmasının bir tercih olduğu, yazımıza konu hukuksuz uygulamaların yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesinin amaçlandığı tartışmasızdır.
Ancak makul sebeple yurttaşların durdurulabilmesi için yukarıda saydığımız birinci paragrafında 4 nedenden birinin bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle mevcut uygulamanın aksine makul sebebin sınırsız ve keyfi bir şekilde yorumlanması söz konusu olamaz.
Yine kolluğun bu yetkinin kullanılması sırasında uyması gereken kurallar yasada “…Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir… kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir…” denilerek belirlenmiştir. Yani kolluk sizi durduğunda kimliğini göstermeli ve sizi neden durdurduğunu açıklamalıdır. Bu yapılmadığında biz yurttaşlar tarafından bunun talep edilmesi farkındalık oluşturulması açısından faydalı olacaktır.
Mevcut GBT Uygulaması Hukuka Aykırı Bir Şekilde Yapılmaktadır
Yukarıda belirttiğimiz gibi ilk yasal dayanağına 2007 yılında PVSK’ya eklenen hükümle kavuşan durdurma ve kimlik sorma yetkisi; yukarıda belirtiğimiz hususlara ek olarak yasanın 4/A maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği gibi “Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde …” kullanılamaz. http://www.anadoluyakasi.net/istanbulda-yeditepe-huzur-uygulamasi/
Ancak ülkemizdeki mevcut uygulama ise PVSK’ya dahi aykırı olup neredeyse her yerde yaygın bir şekilde, sürekli ve keyfi bir şekilde GBT kontrolü yapılmaktadır. Fiilen ilan edilmemiş bir sıkıyönetim uygulanmakta, istisna kural haline getirilmektedir. Durdurma ve kimlik sorma yetkisi ve buna bağlı olarak yapılan GBT sorgusu duruma göre önleyici yahut koruma tedbiri niteliğindedir. Dolayısıyla iş bu hukuki niteliği gereği İSTİSNAİ bir niteliğe sahiptir. Hal böyle iken süreklileşmiş, yurttaşları tedirgin eden ve yasada belirlenen kurallarına uyulmaksızın yapılan GBT uygulamasının yasa dışı olduğu pekâlâ söylenebilir.
Bunun yanı sıra kişilerin fiziksel özeliklerine göre, ayrım gözetilerek yapılan GBT uygulaması ise var olan yasa dışılığı pekiştirmektedir. Örneğin erkek yurttaşlar açısından esmer, sakallı ve ya uzun saçlı olmanız, başı açık bir kadın olmanız yahut okuduğunuz gazetenin muhalif bir gazete olması durdurulup, GBT uygulamasına tabi tutulmanız için makul bir sebep olarak görülebilmektedir. Bu durumun kolluğa tanınan takdir yetkisinin ne şekilde kullanıldığını, kolluğun iktidarın söyleminden ve ülkedeki siyasi iklimden etkilenerek muhalif etnik ve siyasi kimliklere karşı GBT uygulamasını bir baskı, sindirme ve aşağılama aracına dönüştürdüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
O Halde Ne Yapmalı?
Yukarıda belirttiğimiz gibi GBT uygulaması, kişi hak ve hürriyetlerini tehdit eden bir özgürlük sorunudur? Bu nedenle öncelikle mevcut PVSK’ya dahi aykırı hukuksuz GBT uygulamaları yargıya taşınmalı ve kamuoyu baskısı oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra hukuksuz GBT uygulaması ile karşı karşıya kalan yurttaşlar yasal yollara başvurmalı, hukuksuz işlem yapan kolluk ve idare hakkında ceza ve tazminat talepleri gündeme getirilmelidir. Sürecin bu şekilde takip edilmesi iş bu anti demokratik uygulamanın sınırlandırılması bakımından faydalı olacaktır. Buna ek olarak konumuz özelinde kolluğun durdurma ve kimlik sorma yetkisini düzenleyen PVSK’nın 4/A maddesinde ve yurttaşların hak ve özgürlüklerini sınırlayan, keyfiyete kapı aralayan her tür anti demokratik güvenlik yasasında özgürlüklerden yana kapsamlı değişikliklerin yapılması gerekmektedir. Aksi halde söz konusu insan hak ve özgürlüklerine aykırı, anti demokratik, baskıcı ve keyfi uygulamalar devam edecektir.
[1] Yasal düzenlemeden önce durdurma yetkisi Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği kapsamında kullanılıyordu.